Septal Perforasyon Ameliyatı (Burunda Delik Oluşumu Tedavisi)

Septal perforasyon, burnu iki hava pasajına ayıran ve ‘nazal septum’ olarak adlandırılan orta duvar yapısında bir delik veya açıklık oluşması durumudur. Bu orta duvar, hem kıkırdak hem de kemik dokudan oluşur ve üzeri mukoza adı verilen nemli bir zar ile kaplıdır.

Sadece basit bir “delik” olmanın ötesinde, septal perforasyon, burun fizyolojisini (normal işleyişini) bozarak hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen semptomlara yol açabilir. Bu semptomlar arasında en rahatsız edici olanlar burundan ıslık sesi gelmesi, inatçı kabuklanma ve tekrarlayan burun kanamalarıdır.

Bu makalede, bir Kulak Burun Boğaz uzmanı bakış açısıyla, burun orta duvarının neden delindiğini, ne gibi belirtiler verdiğini ve bu karmaşık sorunun modern cerrahideki tedavi yöntemlerini detaylıca inceleyeceğiz.


Septal Perforasyon (Burun Bölmesi Deliği) Nedir?

Septal perforasyonu ve neden olduğu sorunları tam olarak anlamak için öncelikle nazal septumun, yani burun orta bölmesinin, sağlımızdaki hayati rolünü kavramak gerekir.

Nazal Septumun Görevi Nedir?

Nazal septum, burnun tam ortasında yer alan, ön kısmı kıkırdak ve arka kısmı kemikten oluşan bir duvardır. Bu duvarın üç temel görevi vardır:

  • 1. Ayırma ve Destek: Burnun sağ ve sol hava kanallarını birbirinden ayırır. Aynı zamanda burun sırtına ve burun ucuna (burnun “çatısı” gibi) yapısal destek sağlar.
  • 2. Hava Akımını Düzenleme: Sağlıklı bir septum, solunan havanın düzgün, pürüzsüz bir akışla (buna laminer akım denir) genze doğru ilerlemesini sağlar.
  • 3. Nemlendirme ve Isıtma: Septumu kaplayan ve ‘mukoza’ adı verilen zengin damarlı iç zar, giren havayı akciğerlere gitmeden önce nemlendirir, ısıtır ve toz gibi partikülleri filtreler.

Perforasyon Neden Bir Sorundur?

Septum duvarında bir delik (perforasyon) oluştuğunda, bu fizyolojik denge tamamen bozulur. Deliğin varlığı, normal, pürüzsüz hava akışını (laminer akım) bozar ve onu kaotik, çalkantılı bir akıma (türbülanslı akım) dönüştürür.

Bu türbülanslı hava akımı, tıpkı rüzgarlı bir yerin toprağı kurutması gibi, doğrudan deliğin kenarlarına çarparak oradaki hassas mukozayı sürekli olarak kurutur. Vücudun bu kuruluğa tepkisi ise perforasyonun ana belirtilerini doğurur:

  • Kabuklanma: Kuruyan mukoza ve sızıntılar, deliğin kenarlarında sert, rahatsız edici kabuklar oluşturur.
  • Kanama (Epistaksis): Hasta bu kabukları temizlemek istediğinde veya kabuklar kendiliğinden düştüğünde, alttaki kurumuş, hassas damarlar kolayca çatlar ve kanar.
  • Islık Sesi: Hava, özellikle küçük veya orta boyuttaki bir delikten hızla geçerken, karakteristik bir ıslık sesi oluşturur.

Dolayısıyla bu durum, sadece “küçük bir delik” değil, burun fonksiyonlarını temelden bozan ve tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.

Septal Perforasyonun Belirtileri Nelerdir?

Septal perforasyonun yol açtığı şikayetlerin şiddeti, deliğin (perforasyonun) boyutuna ve yerine (lokasyonuna) bağlı olarak değişir. Burnun çok arka kısımlarında yer alan küçük delikler, hava akımından daha az etkilendikleri için bazen hastalar tarafından fark edilmeyebilir (asemptomatik olabilir).

Ancak, özellikle burnun ön kısımlarında yer alan ve hava akımının en hızlı olduğu bölgedeki perforasyonlar, hastanın yaşam kalitesini ciddi düzeyde düşüren belirgin semptomlara yol açar. En sık karşılaşılan belirtiler şunlardır:

  • Burundan Islık Sesi Gelmesi: Genellikle küçük ve orta boyuttaki (1 cm’den küçük) perforasyonlarda görülür. Havanın dar bir açıklıktan geçerken çıkardığı tipik bir semptomdur.
  • İnatçı Burun Kabuklanması: En yaygın şikayettir. Deliğin kenarlarındaki türbülanslı hava akımı mukozayı kurutur. Bu kuruyan akıntılar ve doku artıkları, deliğin etrafında sert, kalın ve bazen kötü kokulu kabuklar oluşturur.
  • Tekrarlayan Burun Kanamaları (Epistaksis): Kabuklanmanın doğal bir sonucudur. Kuruyan ve çatlayan mukoza damarları veya hastanın bu kabukları temizleme çabası (elle veya sümkürerek) kolayca kanamaya neden olur.
  • Burun Tıkanıklığı Hissi: Bu, paradoksal (beklenmedik) bir belirtidir. Burunda normalden daha büyük bir hava yolu (delik) olmasına rağmen, hasta burnunu tıkalı hisseder. Bunun nedeni, oluşan kabukların hava yolunu fiziksel olarak tıkaması ve türbülanslı hava akımının “düzgün nefes” hissini beyne iletememesidir.
  • Burun ve Geniz Akıntısı / Kötü Koku (Ozen): Kabukların üzerinde biriken bakteriler, iltihaplı ve kötü kokulu bir akıntıya (bazen atrofik rinit benzeri bir kokuya) yol açabilir.
  • Burun ve Baş Ağrısı: Özellikle sinüsleri etkileyen basınç hissi veya kuruyan sinir uçlarının tahriş olması sonucu ağrı hissedilebilir.

En Ciddi Komplikasyon: Semer Burun (Saddle Nose) Deformitesi

Septal perforasyonun belki de en korkulan komplikasyonu, burun sırtında çökme meydana gelmesidir. Bu duruma “Semer Burun” (Saddle Nose) deformitesi denir.

Nazal septum (orta duvar), burun sırtının kıkırdak kısmına (burun kemiklerinin hemen altı) yapısal bir “kolon” desteği sağlar. Eğer perforasyon, bu kritik destek noktasını içerecek kadar büyürse veya tam bu destek noktasında (dorsal strut) meydana gelirse, burun çatısı desteğini kaybeder ve içeriye doğru çöker. Bu durum, hem ciddi bir estetik soruna hem de ileri düzeyde nefes alma zorluğuna yol açar ve tedavisi çok daha karmaşık hale gelir.

Septal Perforasyon Nedenleri: Burun Duvarı Neden Delinir?

Septal perforasyonun (burun duvarı deliği) birçok farklı nedeni olabilir. Bu nedenlerin başında, septumun hassas mukoza zarının ve altındaki kıkırdağın kan dolaşımının bozulması yer alır. Kıkırdak, kendi kan damarlarına sahip değildir; beslenmesini üzerini kaplayan mukoza zarından sağlar. Eğer bu mukoza zarı her iki taraftan da hasar görürse, altındaki kıkırdak beslenemez, “erir” (nekroza uğrar) ve o bölgede bir delik oluşur.

En sık karşılaşılan nedenler, cerrahi müdahaleler ve travmalardır:

1. Cerrahi Komplikasyonlar (İyatrojenik)

Septal perforasyonların en yaygın nedeni (%40-50), daha önce geçirilmiş burun ameliyatlarıdır. Bu duruma “iyatrojenik” (yani tıbbi bir müdahale sonucu oluşan) perforasyon denir.

  • Septoplasti (Deviasyon) Ameliyatı: Burun orta duvarı eğriliğini (deviasyon) düzeltmek için yapılan bu ameliyat sırasında, mukozanın her iki taraftan da yırtılması veya hasar görmesi, kıkırdağın beslenmesini bozarak deliğe yol açabilir.
  • Rinoplasti (Estetik Burun Ameliyatı): Özellikle estetik ameliyat sırasında septuma da müdahale ediliyorsa, aynı risk burada da mevcuttur.
  • Diğer Müdahaleler: Uzun süre ve baskılı burun tamponu kullanımı veya burun içi koterizasyon (damar yakma) işlemleri de nadiren bu soruna yol açabilir.

2. Travmatik Nedenler

Buruna doğrudan gelen veya tekrarlayan darbeler de septum deliklerine yol açabilir:

  • İnatçı Burun Karıştırma (Digital Travma): Özellikle burun ön kısmındaki (Little bölgesi) perforasyonların sık nedenlerinden biridir. Tırnakla veya parmakla burun içinin sürekli tahriş edilmesi, mukozayı ve altındaki kıkırdağı zayıflatarak delinmeye neden olabilir.
  • Buruna Gelen Sert Darbeler: Trafik kazası, spor yaralanması veya düşme sonucu oluşan septal kırıklar (özellikle septal hematom) düzgün tedavi edilmezse perforasyona dönüşebilir.
  • Burun Piercing’leri (Hızma): Özellikle septuma takılan bazı piercing türleri, kıkırdağın kanlanmasını bozarak delik oluşumuna zemin hazırlayabilir.

3. Kullanılan Maddeler ve İlaçlar

Bazı kimyasal maddeler, kan damarlarını güçlü bir şekilde büzerek (vazokonstriksiyon) doku ölümüne (nekroz) yol açar:

  • Kokain Kullanımı: Septal perforasyonun en bilinen ve en yıkıcı nedenlerinden biridir. Kokainin burundan çekilmesi, septumdaki kan damarlarını şiddetle daraltır, kıkırdağın beslenmesini durdurur ve kısa sürede büyük deliklere (genellikle “kokain burnu” olarak da bilinir) yol açar.
  • Dekonjestan Burun Spreyleri (Oksimetazolin vb.): Burun açıcı spreylerin doktor tavsiyesi dışında (genellikle 5-7 günden fazla) ve aşırı dozda kullanılması, benzer bir damar büzücü etki yaratarak mukozaya zarar verebilir.
  • Kortizonlu Burun Spreyleri: Alerji tedavisinde kullanılan bu spreylerin yanlış teknikle (doğrudan septuma doğru) sıkılması, uzun vadede kıkırdakta incelme ve erimeye neden olabilir.

4. Sistemik ve Otoimmün Hastalıklar

Bazı nadir durumlarda, septal perforasyon altta yatan çok daha ciddi bir sistemik hastalığın ilk belirtisi olabilir. Bu hastalıklarda vücudun kendi bağışıklık sistemi, burun kıkırdağı da dahil olmak üzere kendi dokularına saldırır:

  • Wegener Granülomatozu (GPA)
  • Sarkoidoz
  • Sistemik Lupus Eritematozus (SLE)
  • Relapsing Polikondrit

Bu nedenle, nedeni bilinmeyen perforasyonlarda bu hastalıkların kan testleri ile araştırılması şarttır.

5. Enfeksiyonlar ve Nadir Nedenler

  • Kronik Enfeksiyonlar: Nadiren de olsa, Tüberküloz (Verem), Sifiliz (Frengi) veya agresif mantar enfeksiyonları (mukormikoz gibi) septum dokusunu tahrip ederek delik oluşturabilir.
  • Tümörler: Çok nadir olarak, septumda gelişen iyi veya kötü huylu tümörler (örn: skuamöz hücreli karsinom) dokuyu yiyerek perforasyona neden olabilir. Şüpheli görünen lezyonlardan mutlaka biyopsi alınmalıdır.

Septal Perforasyon Tanısı Nasıl Konur?

Septal perforasyonun tanısı, tecrübeli bir Kulak Burun Boğaz (KBB) uzmanı için genellikle basit ve hızlı bir muayene ile konulabilir. Hastanın yukarıda sıralanan şikayetlerle (ıslık sesi, kabuklanma, kanama) başvurması, doktora perforasyondan şüphelendiren ilk ipucunu verir.

KBB Muayenesi ve Endoskopi

Tanıdaki altın standart yöntem nazal endoskopidir. Bu, burun cerrahisinde kullanılan en önemli tanı aracıdır.

  • Fiziksel Muayene: Doktor öncelikle basit bir ışık kaynağı ve ‘spekulum’ adı verilen burun açıcı aletle burun deliklerine bakar. Bazen büyük ve öndeki delikler bu şekilde bile görülebilir.
  • Nazal Endoskopi (Kamera ile Görüntüleme): Tanıyı kesinleştirmek için ucunda yüksek çözünürlüklü kamera bulunan ince, bükülebilen veya sert (rijit) bir ‘endoskop’ ile burun içine girilir.

Endoskopik muayene sayesinde doktor sadece deliğin varlığını onaylamakla kalmaz, aynı zamanda:

  • Deliğin tam yerini (ön, orta, arka),
  • Milimetrik boyutunu (büyüklüğünü),
  • Kenarlarının durumunu (aktif iltihaplı mı, kuru mu),
  • Etrafındaki kabuklanma miktarını,
  • Deliğin “sebebi” hakkında ipuçlarını (örn: kokain kullanımına bağlı mı, yoksa cerrahi sonrası pürüzsüz bir delik mi) net bir şekilde görür.

Gerekirse Tomografi (BT) ve Biyopsi

Çoğu durumda tanı için endoskopi yeterli olsa da, bazı özel durumlarda ek testler istenebilir:

  • Bilgisayarlı Tomografi (BT): Perforasyonun burun sırtındaki kemik desteğini (çatıyı) ne kadar etkilediğini görmek (semer burun riski), sinüslerde eşlik eden bir enfeksiyon olup olmadığını anlamak veya deliğin en arka kısımlara (kemik septuma) ne kadar uzandığını değerlendirmek için istenebilir.
  • Biyopsi ve Kan Testleri: Eğer perforasyonun nedeni belirgin değilse (ameliyat, travma veya madde kullanımı öyküsü yoksa) ve deliğin kenarları “düzensiz”, “iltihaplı” veya “granülomatöz” (karnabahar gibi) görünüyorsa, altta yatan bir sistemik hastalıktan (Wegener, Sarkoidoz) veya bir tümörden şüphelenilir. Bu durumda, deliğin kenarından küçük bir doku örneği (biyopsi) alınması ve spesifik kan testleri (ANCA, ACE vb.) yapılması şarttır.

Septal Perforasyon Tedavi Yöntemleri

Septal perforasyonun tedavi planlaması; deliğin boyutuna, yerine ve en önemlisi hastanın yaşadığı şikayetlerin (semptomların) şiddetine göre kişiselleştirilir. Her perforasyon vakası cerrahi gerektirmez.

Örneğin, burnun çok arkasında yer alan, küçük ve hastaya hiçbir şikayet vermeyen (asemptomatik) bir delik, genellikle sadece takip edilebilir. Ancak ıslık sesi, kabuklanma ve kanama gibi yaşam kalitesini bozan semptomlar varsa, tedavi mutlaka gerekir. Tedavi seçenekleri iki ana gruba ayrılır:

1. Cerrahi Dışı (Medikal) Tedavi: Ameliyatsız Çözümler

Bu gruptaki tedavilerin amacı, deliği (perforasyonu) kapatmak değildir. Amaç, deliğin neden olduğu kuruluk, kabuklanma, kanama ve ıslık sesi gibi rahatsız edici semptomları yönetmek ve hastanın yaşam kalitesini artırmaktır. Bu yöntemler, ameliyat olmak istemeyen veya ameliyat için genel sağlık durumu uygun olmayan (çok yaşlı, ciddi sistemik hastalığı olan) hastalar için idealdir.

  • Nemlendirici Burun Spreyleri ve Yıkama:

    Tuzlu su (salin/okyanus suyu) solüsyonları ile burnun düzenli olarak (günde birkaç kez) yıkanması, biriken kabukları yumuşatır, mukozayı temizler ve nemlendirir. Bu, semptomatik tedavinin temel taşıdır.

  • Yağlı Pomatlar ve Nemlendirici Merhemler:

    Özellikle gece yatmadan önce deliğin kenarlarına ve burun içine uygulanan vazelin bazlı veya antibiyotikli/nemlendirici merhemler, bir bariyer tabakası oluşturarak mukozanın gece boyunca kurumasını engeller ve kabuk oluşumunu azaltır.

  • Septal Düğme (Button) / Protez:

    Bu, cerrahi olmayan en etkili semptomatik çözümlerden biridir. Septal düğme, yumuşak, tıbbi sınıf silikondan yapılmış, ortası daha ince, kenarları daha kalın (çift diskli) bir protezdir. Lokal anestezi altında, poliklinik şartlarında, perforasyona tam oturacak şekilde yerleştirilir.

    Deliği mekanik olarak tıkadığı için ıslık sesini anında keser ve türbülanslı hava akımını engelleyerek kuruluk ve kabuklanmayı büyük ölçüde azaltır. Kalıcı bir çözüm değildir (deliği tedavi etmez) ancak takılı olduğu sürece yüksek hasta memnuniyeti sağlar. Zamanla kenarında kabuklanma yapabilir veya nadiren yerinden çıkabilir, bu da temizlenip yeniden takılmasını gerektirebilir.

2. Cerrahi Tedavi (Septal Perforasyon Onarımı)

Cerrahi tedavi, semptomatik (şikayeti olan) hastalarda perforasyonu, yani deliği, kalıcı olarak kapatmayı amaçlayan tek yöntemdir.

Septal perforasyon onarımı, KBB cerrahisinin en zorlu ve teknik açıdan en incelik gerektiren (highly technical) ameliyatlarından biri olarak kabul edilir. Başarı, deliğin boyutuna ve cerrahın bu konudaki tecrübesine doğrudan bağlıdır. Ameliyatın amacı, basitçe deliği “dikmek” değildir (bu mümkün değildir), bunun yerine burun içindeki sağlıklı mukoza dokularını kaydırarak (flep) deliği kapatmak ve bu onarımı desteklemek için araya kıkırdak/fasya gibi “yama” (greft) dokuları yerleştirmektir.

Septal Perforasyon Ameliyatı: Teknikler ve Süreç

Septal perforasyon cerrahisi, yüksek düzeyde uzmanlık ve mikro-cerrahi hassasiyeti gerektiren bir operasyondur. Ameliyatın başarısız olmasının en yaygın nedeni, deliği sadece “dikmeye” çalışmaktır. Oysa bu bölgedeki kıkırdak ve mukoza dokusu kaybolmuştur, bu nedenle onarımın “yeni doku” ile yapılması şarttır.

Ameliyatın Temel Prensibi: Çok Katmanlı Onarım

Başarılı bir perforasyon onarımının temel prensibi, “çok katmanlı” (multi-layer) kapatmadır. Bunu bir sandviçi onarmak gibi düşünebilirsiniz:

  1. Alt Katman (Sağ Mukoza): Önce deliğin bir tarafındaki mukoza (iç zar) onarılır.
  2. Orta Katman (Ara Greft): İki mukoza katmanının arasına, onarıma destek olması ve gücünü artırması için bir “yama” (greft) yerleştirilir.
  3. Üst Katman (Sol Mukoza): Son olarak deliğin diğer tarafındaki mukoza onarılır.

Kanlanması olmayan bir ara greftin tek başına tutması çok zordur. Bu nedenle modern cerrahinin anahtarı, mukoza katmanlarını onarmak için “flepler” kullanmaktır.

Cerrahi Teknikler: Flep ve Greft Kullanımı

Perforasyon cerrahisinde iki temel malzeme kullanılır: Greftler (destek yamaları) ve Flepler (kanlanan canlı dokular).

  • 1. Greft (Yama) Kullanımı (Interpozisyon Grefti):

    Onarılan mukoza katmanları arasına yerleştirilen destek dokularıdır. Bu greft, onarıma mekanik güç sağlar ve nüksü (yeniden delinmeyi) engellemeye yardımcı olur. Bu amaçla en sık kullanılan greftler şunlardır:

    • Temporal Fasya: Şakak bölgesindeki kasın zarıdır. İnce ama güçlü bir yama malzemesidir.
    • Kulak Kıkırdağı (Konkal Kartilaj): Kulağın şeklini bozmadan arkasından alınan küçük kıkırdak parçaları.
    • Kaburga Kıkırdağı (Kostal Kartilaj): Özellikle “semer burun” deformitesinin de eşlik ettiği büyük perforasyonlarda, hem deliği kapatmak hem de burun sırtını yeniden inşa etmek için kullanılır.
    • Bacak Fasyası (Fascia Lata): Bacak kasının üzerinden alınan güçlü bir zar dokusudur.
  • 2. Flep (Doku Kaydırma) Teknikleri:

    Ameliyatın başarıdaki anahtarı budur. Flep, basit bir yamadan farklı olarak, bir ucu kan damarlarına (besleyici köküne) bağlı olan “canlı” bir mukoza dokusudur. Cerrah, burnun içindeki sağlıklı mukoza dokusunu (genellikle burnun tavanından, tabanından veya yan duvarından) köküne zarar vermeden kaldırır, döndürür ve perforasyonu kapatmak için kullanır. Bu canlı doku, bölgeye taze kan akışı getirerek iyileşmeyi garanti altına alır. Çeşitli flep teknikleri (örn: bilateral flepler, posterior pediküllü flepler) mevcuttur ve cerrah deliğin yerine göre en uygun olanı seçer.

Cerrahi Yaklaşım: Açık mı, Kapalı mı?

Cerrahın onarım bölgesine ulaşmak için seçeceği yol, deliğin yerine ve büyüklüğüne bağlıdır:

  • Kapalı (Endoskopik) Yaklaşım:

    Tüm ameliyat burun deliklerinin içinden, ucunda kamera bulunan ‘endoskop’ yardımıyla yapılır. Dışarıda hiçbir kesi veya iz olmaz. Genellikle burnun arka ve orta kısımlarındaki küçük veya orta boyutlu (örn: 1-2 cm) perforasyonlar için idealdir.

  • Açık (Rinoplasti) Yaklaşım:

    Tıpkı estetik burun ameliyatında olduğu gibi, iki burun deliği arasındaki ‘kolumella’ denen bölgeden küçük bir kesi ile girilir. Bu yaklaşım, cerraha “kaputu açmak” gibi çok geniş bir görüş ve çalışma alanı sağlar. Özellikle burnun çok ön tarafında (ulaşılması zor) yer alan, çok büyük (3-4 cm’den büyük) veya ‘semer burun’ çökmesinin de eşlik ettiği karmaşık vakalarda tercih edilir.

Septal Perforasyon Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci

Septal perforasyon onarımı, hassas bir mikro-cerrahi işlemidir. Ameliyatın başarısı, cerrahın tekniği kadar hastanın ameliyat sonrası dönemde burun bakımına göstereceği özene de bağlıdır. İyileşme süreci, onarılan hassas flep (kaydırılan doku) ve greftlerin (yamaların) yerinde sağlıklı bir şekilde tutunması üzerine kuruludur.

1. Silikon Splint (İç Tampon) Kullanımı

Ameliyatın sonunda, cerrah onarılan septumu her iki taraftan desteklemek için burun içine yumuşak silikon splintler (yapraklar) yerleştirir. Bunlar eski, bez tamponlar gibi değildir; ortası delikli olan ve nefes almaya izin veren, kaygan yüzeyli plakalardır.

Bu splintlerin görevi:

  • Onarılan bölgeyi bir “sandviç” gibi iki taraftan baskılayarak desteklemek.
  • Mukoza fleplerinin ve ara greftin yerinden oynamasını engellemek.
  • Burun içinde yapışıklık (sineşi) oluşmasını önlemek.
  • Kan birikmesini (hematom) engellemek.

Bu silikon splintler, onarımın büyüklüğüne ve cerrahın tercihine bağlı olarak genellikle 1 ila 3 hafta arasında burunda kalır ve ardından poliklinik şartlarında kolayca ve ağrısız bir şekilde çıkarılır.

2. İyileşme Döneminde Bakım (En Önemli Kısım)

Splintler çıkarıldıktan sonra veya splintler varken de hastanın yapması gereken en önemli görev burun bakımıdır:

  • Burun Yıkama (Nazal İrrigasyon): Doktorunuzun önerdiği şekilde, günde 4-6 kez (veya daha sık) tuzlu su (salin solüsyonları / okyanus suyu) ile burnun içinin yıkanması ZORUNLUDUR. Bu yıkama, iyileşme bölgesinde biriken kabukları, kan pıhtılarını ve mukusu nazikçe temizler, bölgeyi nemli tutar ve enfeksiyonu önler.
  • Nemlendirici Pomatlar: Yıkamaya ek olarak, burun içini nemli tutmak için antibiyotikli veya yağ bazlı merhemler önerilebilir.
  • SÜMKÜRMEK YASAKTIR: İyileşme tamamlanana kadar (en az 4-6 hafta) burun sümkürmek KESİNLİKLE YASAKTIR. Sümkürmenin yaratacağı basınç, onarılan hassas bölgeyi patlatabilir ve ameliyatın başarısız olmasına neden olabilir.
  • BURUN KARIŞTIRMAK YASAKTIR: Aynı şekilde, kabukları temizlemek için burun karıştırmak veya dokunmak, onarımı fiziksel olarak bozabilir. Kabuklar sadece yıkama ile yumuşatılmalıdır.
  • Ağır Aktiviteden Kaçınma: İlk birkaç hafta ıkınma, ağır kaldırma veya kan basıncını artıran zorlayıcı sporlardan kaçınılmalıdır.

3. Sigaranın Etkisi

Bu ameliyattaki en büyük başarısızlık nedenidir. Sigara (ve kokain kullanımı), burun mukozasına giden kan damarlarını şiddetle büzerek kan akışını durdurur. Kan akışı olmayan bir flep (canlı doku) veya greft (yama) “ölecek” ve onarılan bölge tekrar delinecektir (nüks). Bu nedenle hastaların ameliyattan en az 4-6 hafta önce ve ameliyattan sonraki iyileşme süreci tamamlanana kadar (en az 3 ay) sigarayı tamamen bırakması şarttır.

Septal Perforasyon Cerrahisinin Başarısı ve Riskleri

Septal perforasyon onarımı, KBB cerrahisindeki en karmaşık ameliyatlardan biri olmasına rağmen, doğru hasta seçimi, doğru cerrahi teknik ve tecrübeli bir cerrah ile başarı oranı oldukça yüksektir. Ancak her cerrahi işlemde olduğu gibi, bu ameliyatın da kendine özgü riskleri ve başarıyı etkileyen faktörleri vardır.

Başarıyı Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Ameliyatın başarısı (yani deliğin kalıcı olarak kapanması), birçok değişkene bağlıdır:

  • 1. Perforasyonun Boyutu: Başarı şansını belirleyen en önemli faktördür. Genellikle 2 cm’den küçük deliklerde başarı oranı çok yüksekken, 3-4 cm’yi aşan “dev” perforasyonlarda onarım çok daha zorlu ve nüks (yeniden delinme) riski daha yüksektir.
  • 2. Perforasyonun Yeri: Burnun ön ve alt kısımlarındaki deliklerin onarımı, hem ulaşılması hem de kanlanması zayıf olduğu için teknik olarak daha zordur.
  • 3. Perforasyonun Nedeni (Etiyoloji):
    • Cerrahi komplikasyon veya travma sonucu oluşan “temiz” deliklerde başarı şansı daha yüksektir.
    • Ancak altta yatan bir otoimmün hastalık (Wegener vb.) veya aktif kokain kullanımı devam ediyorsa, başarı şansı çok düşüktür. Bu tür durumlarda, öncelikle altta yatan hastalığın tedavi edilmesi (remisyona girmesi) veya madde kullanımının tamamen bırakılması şarttır.
  • 4. Cerrahın Tecrübesi: Bu ameliyat, rutin bir burun ameliyatı değildir. Özellikle flep (doku kaydırma) teknikleri konusunda uzmanlaşmış ve bu ameliyatı sık yapan (yüksek vaka hacimli) cerrahların başarı oranları daha yüksektir.
  • 5. Hastanın Uyumu: Ameliyat sonrası dönemde sigara içmeye devam eden veya burun bakımını (yıkama) düzgün yapmayan hastalarda başarısızlık riski çok yüksektir.

Olası Komplikasyonlar ve Riskler

Hastaların ameliyat öncesi bilmesi gereken başlıca riskler şunlardır:

  • En Önemli Risk: Yeniden Delinme (Re-perforasyon):

    Ameliyatın en önemli riskidir. Onarılan flep veya greftin yeterli kanlanamaması, enfeksiyon kapması veya hastanın travması (sümkürme, karıştırma) sonucu dokunun tutmaması ve deliğin yeniden açılmasıdır. Bu risk, özellikle büyük perforasyonlarda ve sigara içenlerde daha fazladır.

  • Enfeksiyon: Ameliyat bölgesinde veya greft alınan yerde (kulak, kaburga) enfeksiyon gelişebilir. Genellikle antibiyotiklerle tedavi edilir.
  • Kanama (Hematom): Onarılan dokuların arasında kan birikmesi. Bu durum flebin beslenmesini bozabilir ve acil müdahale gerektirebilir.
  • Kabuklanma ve Kuruluk: Ameliyat sonrası iyileşme tamamlanana kadar (bazen 6 ay) burunda kabuklanma ve kuruluk devam edebilir.
  • Burun Şeklinde Değişiklik: Eğer ameliyat ‘açık teknik’ ile yapıldıysa veya burun sırtını desteklemek için kaburga grefti kullanıldıysa (semer burun onarımı), burun şeklinde de değişiklikler (genellikle olumlu yönde) olacaktır. Sadece endoskopik olarak yapılan küçük onarımlar genellikle burun şeklini değiştirmez.
  • Yapışıklık (Sineşi): Burun içinde istenmeyen yara iyileşmesi sonucu yapışıklıklar oluşabilir.

Septal Perforasyon Hakkında Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

1. Burundaki delik (septal perforasyon) kendi kendine kapanır mı?

Cevap: Hayır. Nazal septum kıkırdağı, “rejenerasyon” (kendi kendini yenileme) yeteneği olmayan bir dokudur. Bir kez delindiğinde, vücudun bu deliği kıkırdakla yeniden doldurarak kapatması mümkün değildir. Tedavi edilmeyen delikler zamanla aynı kalır veya ne yazık ki daha da büyüyebilir.

2. Septal perforasyon ameliyatı şart mı? Ameliyat olmazsam ne olur?

Cevap: Ameliyatın şart olup olmadığı, tamamen sizin şikayetlerinize bağlıdır. Eğer delik küçükse, arkadaysa ve size hiçbir rahatsızlık (ıslık sesi, kanama, kabuklanma) vermiyorsa, ameliyat olmanız şart değildir. Sadece nemlendirici spreylerle takip edilebilir. Ancak ameliyat olmazsanız, semptomlar (şikayetler) genellikle devam eder ve deliğin (özellikle kuruluk ve kabuklanma nedeniyle) zamanla yavaş yavaş büyüme riski vardır.

3. Septal düğme (protez) kalıcı bir çözüm mü?

Cevap: Hayır, kalıcı bir çözüm değildir ancak çok etkili bir “geçici” veya “idare edici” çözümdür. Septal düğme (button), deliği tedavi etmez, sadece tıkadığı sürece semptomları (özellikle ıslık sesini) ortadan kaldırır. Ameliyat istemeyen veya ameliyat riski yüksek olan hastalar için mükemmel bir alternatiftir. Ancak zamanla kenarlarında kabuklanma yapabilir veya nadiren yerinden çıkabilir.

4. Ameliyat başarısız olursa (delik tekrar açılırsa) ne olur?

Cevap: Bu, perforasyon cerrahisinin en önemli riskidir (re-perforasyon). Eğer delik yeniden açılırsa, neden başarısız olunduğu (enfeksiyon mu, hastanın sigara içmesi mi, teknik bir sorun mu?) araştırılır. Başarısız onarımdan sonra, dokuların tekrar iyileşmesi için genellikle en az 6 ay ila 1 yıl beklenmesi ve ardından (eğer yeterli sağlıklı doku kaldıysa) ikinci bir onarım ameliyatı planlanması gerekebilir. İkinci ameliyat, ilk onarımdan her zaman daha zordur.

5. Septal perforasyon ameliyatı burun şeklinde bir değişikliğe neden olur mu?

Cevap: Bu, kullanılan tekniğe bağlıdır. Eğer perforasyon küçük/orta boyutluysa ve ‘kapalı/endoskopik’ teknikle onarılmışsa, burun dış şeklinde genellikle hiçbir değişiklik olmaz. Ancak perforasyon çok büyükse ve burun sırtında çökme (‘semer burun’) de varsa, onarım ‘açık rinoplasti’ tekniğiyle ve genellikle kaburga kıkırdağı kullanılarak yapılır. Bu durumda, burun şekli de (çöküntü giderilerek) olumlu yönde ciddi şekilde değiştirilir ve düzeltilir.

Bir Uzman Gözünden: Septal Perforasyon ve Tedavi Yaklaşımı

Op. Dr. Rıdvan Duran:

“Bir Kulak Burun Boğaz Cerrahı olarak, septal perforasyon vakalarıyla sıkça karşılaşıyorum. Hastalarımın kliniğime başvurduğunda en sık dile getirdikleri şikayetler, sosyal ortamlarda onları utandıran ‘ıslık sesi’, bir türlü geçmeyen ‘inatçı kabuklanma’ ve ani ‘burun kanamaları’ oluyor. Bu semptomların ne kadar yıpratıcı olabildiğini çok iyi anlıyorum.

Perforasyon onarımı, burun cerrahisi içindeki en teknik ve hassas ameliyatlardan biridir. Burada amaç, sadece bir deliği ‘dikmek’ değildir; çünkü bu mümkün olmaz. Bizim yaptığımız, burnun kendi içindeki sağlıklı, kanlanan dokuları (flepleri) bir ‘mikro-cerrahi’ yaklaşımıyla hareket ettirerek ve araya kıkırdak veya fasya gibi destek ‘yamaları’ (greftler) koyarak, deliği çok katmanlı bir şekilde yeniden inşa etmektir.

Her hasta için ‘en iyi’ tedavi farklıdır. Bazı hastalarımda semptomları gidermek için ‘septal düğme (protez)’ gibi cerrahi olmayan yöntemleri tercih ederken, yaşam kalitesi ciddi oranda etkilenen ve cerrahiye uygun olan hastalarımda kalıcı bir onarım planlıyorum.

Bu ameliyatın başarısı, cerrahın tecrübesi kadar hastanın ameliyat sonrası bakıma (özellikle burun yıkama ve sigara kullanmama) göstereceği özene de bağlıdır. Bu, bir ekip işidir.

Eğer siz de benzer şikayetler yaşıyorsanız, perforasyonunuzun boyutu, yeri ve sizin için en uygun tedavi seçeneklerini (ameliyatsız veya cerrahi) detaylıca konuşmak ve bir yol haritası çizmek üzere sizi kliniğime bir endoskopik muayeneye davet ediyorum.”